Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|

Dilovası'nda ekolojik yıkım
|
Gebze'ye bağlı Dilovası beldesi, adını Dilderesi'nden alıyor. Bölgede çok sayıda ağır sanayi kuruluşu var. |
Yaklaşık 40 bin nüfuslu Dilovası'nda büyük çoğunluğu petrol, kimyasal, parlayıcı ve patlayıcı maddelerle üretim yapan birçok fabrika var. Halk tam bir ekolojik felaket ortamında yaşıyor
06/07/2004
ŞÜKRÜ HATUN
Yangın yeri
En son 14 Haziran 2004'te boya deposunda çıkan ve iki kişinin ölümüyle sonuçlanan yangın haberinde, "Dilovası'nda, itfaiyelerin 24 saat su ikmali yapabileceği vananın bulunmadığı anlaşıldı" bilgisini öğrenince en azından hissettiklerimi ve okuduklarımı paylaşmak için Dilovası Belediye başkanı Musa Kahramanla konuşmaya karar verdim. Önce Dilovası hakkında elektronik ortamda bir şey bulabilir miyim diye bakındım ve felaket haberleri bir kenara bırakılırsa Evrensel gazetesinde 2002 yılında Şengül Karadağ'ın, 'Babalar işsiz, çocuklar çalışıyor' başlığı ile yazdığı haber/yazı dışında bir doküman bulamadım. Ona kendimi tanıttım ve "Sayın başkan; siz bizlerin içinden geçerken bile boğuluyor gibi hissettiğimiz yerde nasıl yaşıyorsunuz? Nasıl olmuş da büyük sanayi kuruluşlarının bu kadar yakınında 40 bin insan yaşıyor? Gazete haberlerinde çorap atölyelerinde çok sayıda çocuk işçinin çalıştığı yazılı, ne diyorsunuz?" gibi sorular yönelttim.
Geçen yerel seçimlerde HADEP ile AKP'nin rekabetinde MHP adayı olarak aradan sıyrılarak seçimi kazandığını söyleyen Başkan Musa Kahraman içten ve güven verici bir dille aşağıdaki satırlara yansıyan Dilovası gerçeğini anlattı.
Gebze'ye bağlı Dilovası beldesi adını Dilderesi'nden alıyor; iki tepede çoğu Kürt kökenli 40 bin insanın yaşadığı coğrafyanın düz yerlerinde 50'si ağır sanayi, 100'ü orta ölçekli, çoğunluğu petrol, kimyasal, parlayıcı ve patlayıcı maddelerle üretim yapan 150 fabrika bulunuyor. Bu fabrikaların arasından ise TEM otoyolu geçiyor. Dilovası'nda iki tane hurda eriten demir fabrikası var. Kahraman, "Bu fabrikaların fırınlarına elektrik verilince bacalarından çıkan dumandan her defasında ürktüğünü" anlatarak söze başlıyor. Bu dumanlar hem Dilovası'nda yaşayanların hem de bütün körfezin üzerine çöküyor. Kimya fabrikalarından yayılan rahatsız edici keskin kokular ise kirli havayı boğucu hale getiriyor. Bu demir fabrikaları başta ağır yanıklar olmak üzere iş kazalarının en çok yaşandığı yerlerin başında geliyor.
'İzin verilmiş kirlilik'
Belediye başkanına bölgede yaşanan çevre felaketi niçin girişimde bulunmadığını sorduğumuzda buradaki hava kirliliğinin izin verilmiş bir hava kirliliği olduğunu, ucuz doğalgaz, ucuz elektrik ve vergi muafiyeti nedeniyle yasalara aykırı olarak (organize sanayi bölgesinde dolum tesisi, otoyol, enerji santralı ve ağır sanayi olmaması gerekiyor) Dilovası bölgesinin organize sanayi bölgesi yapıldığını ve bakanlığın etki altında bırakılıp ÇED raporu alındığını, bu nedenle de belediyenin hiçbir yetkisinin olmadığını öğreniyoruz. Böylece fabrikaların sahipleri bacaları istediği gibi tüttürüyor, atıklarını istedikleri yerlere atabiliyorlar. İnsan ilk bakışta Dilovası'nda da kapitalizmin ilk dönemlerindeki gibi çevre tepelerde yaşayan insanların bu fabrikalarda çalıştığını düşünüyor. Oysa fabrikalarda çalışanların yüzde 85'i başka yerlerde oturuyor, Dilovası'nda yaşayanların ise yüzde 85'i başka yerlerde çalışıyor. Bu nedenle bu kadar fabrika var ama Dilovası'nın en önemli sorunu işsizlik ve bu sorun Şengül Karadağ'ın haberinde anlattığı gibi çocukların çorap üretilen depolarda çalıştırılmasıyla çözülmeye çalışılıyor: "Genç-yaşlı hemen tüm erkeklerin işsiz olduğu Dilovası'nda oyun çağındaki, okul çağındaki çocuklar çalışıyor. İşyeri demeye bin şahit gerekecek kadar izbe yerlerde, kapısında bir tabela bile bulunmayan, toz toprak içindeki çorap atölyelerinde. Dilovası'nda, kaç kişinin çalıştığı belli olmayan bu atölyelere, 'depo' diyorlar. Her sabah saat altıda, el kadar çocuklarını yataklarından kaldırıp bu köhne depolara göndermek Dilovası'ndaki kadınların zoruna gitmiyor mu? Gidiyor elbette! Gözlerini indirip, suç işlemiş gibi, "Mecburuz" diyorlar'. Mahalle aralarına kurulan ve kız çocuk emeklerini sömüren işyerlerini belediye başkanı da doğruluyor ve çoğu ruhsatsız olan bu işyerlerini kontrol etmeye çalıştıklarını söylüyor.
Prof. Dr. Şükrü Hatun: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
|
|
 |
Sağlık Bakanlığı Dilovası’nda kanser araştırması başlatıyor
Sağlık Bakanlığı, ölümlerin yüzde 50’sinin kanserden kaynaklandığı ortaya çıkan Gebze Dilovası’ndaki duruma el koydu. Bakanlık, konuyla ilgili geniş çaplı bir araştırma yapacak.
Dilovası’nda ölümlerin 2001’de 64’ten 38’inin, 2002’de 87’den 40’ının, 2003’te ise 40’tan 27’sinin (eylül itibarıyla) kanserden kaynaklandığı belirlenmişti. Bu sonuçların 2 Eylül 2003’te Zaman’da yayınlanması üzerine Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer harekete geçti. Tuncer, kanserin sebebini ve yaygınlığını tespit edecek ‘epidemiyolojik’ araştırma başlatma kararı aldı. En kısa sürede çalışmalara başlayacağını belirten Tuncer, evinde ölenlerin yanı sıra hastanede ölenler de hesaba dahil edildiğinde kanser oranının daha yüksek olacağına dikkat çekti. Dilovası’nda bulunan 80 tesis arasında demirçelik, kimya, boya fabrikaları bulunuyor. Bu fabrikalarla birlikte beldeden geçen TEM ve E-5 karayolları hava kirliliğini had safhaya çıkarıyor.
Kanser her yaş grubunda görülüyor. 26 hastanın bulunduğu Orhangazi Mahallesi’nde 6 yaşındaki Gamze Öztürk, 27 Mayıs 2003’te hayatını kaybetti. Anne Elvan 18, baba Mehmet Öztürk 24 yıldır Dilovası’nda yaşıyor. Anne Öztürk 22 yaşındaki kızının da kanserden öldüğünü ifade ediyor. 77 yaşındaki Celal Meral ise 5 yıl önce hastalığa yakalandı. İstanbul,Kartal Devlet Hastanesi’nde cilt kanseri teşhisi konulan Meral, kulağındaki yara nedeniyle 2 ayda bir hastaneye gidiyor. Mimar Sinan Mahallesi’nde oturan Ali Emektar da bir yıldır kanser tedavisi görüyor. 15 yıldır Dilovası’nda yaşayan Emektar’ın hastalığı, göğüs ağrısı şikayetiyle gittiği İstanbul Okmeydanı SSK Hastanesi’nde teşhis edildi. Üç çocuk babası Emektar çalıştığı İzmit Su İşleri’nden malulen emekliye ayrılmak zorunda kalmış. Emektar’ın psikolojisi komşusu inşaat işçisi Halis Karadeniz’in, 2 gün önce akciğer kanserinden vefat etmesi nedeniyle bozuk. 5 çocuk sahibi Karadeniz’in, İzmit Sopalı Hastanesi’nde bir yıl süren tedavisinden bir sonuç alınamadı. Gebze Sağlık Grup Başkanı İsmail Dağcı, bölgedeki sanayi tesislerinin çevre kirliliğine yol açtığını ifade ediyor. Bölgede kimya ve demirçelik fabrikalarının bulunduğunu dile getiren Dağcı, çevre kirliliğinin, kanser, solunum yolu rahatsızlıklarından sakat doğumlara kadar birçok hastalığa yol açtığını belirtiyor. Dr. Dağcı’ya göre, Dilovası’ndaki sorunun temelinde, plansız şehirleşme yatıyor.
Dilovası Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Türker ise sanayi tesislerinin tümünün atıkları için biyolojik arıtma tesisleri olduğunu ileri sürüyor.
Gürhan Savgı-Leyla Yaşar / İstanbul
14.10.2003
|
|
 |
Dilovası’nda kirlilik 24 saat ölçülecek
KANAL D Haber, bir süredir Türkiye’nin önemli sanayi bölgelerinden Dilovası’nda yaşanan çevre felaketini gündeme getiriyor.
Felaket öyle bir boyutta ki, uzmanlar Türkiye genelinde yüzde 11 olan kanserden ölüm oranının, Dilovası’nda yüzde 55 olduğunu belirtiyorlar. Kanal D Haber’in ısrarlı yayınları sonucu, yıllar önce alınan ve yıllardır depolarda bekletilen yüz binlerce dolar değerindeki bir ölçüm cihazı, en sonunda kullanılmaya başlandı. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, konuk olduğu Kanal D Haber’de ölçümlerde sonuçların normal çıktığını, ancak ölçümlerin 24 saat yapılamadığını, bu nedenle ölçüm yapılmayan anlarda havaya zehirli gazların verilebileceğini söyledi. Bunun üzerine zehirli atıkların ölçümü konusunda uzman bir kuruluşun Türkiye temsilcisi beni aradı. Dilovası’na kesintisiz 24 saat ve çok geniş bir alanda ölçüm yapabilecek bir cihazı ‘deneme’ maksatlı yerleştirebileceklerini ve 24 saat boyunca birkaç kilometrelik bir çap içinde havaya salınan bütün gazların tespitini yapabileceklerini söyledi. Şimdi Dilovası Belediyesi, Kanal D Haber ve ilgili firma, en kısa sürede bu cihazı getirtip kuracağız. AB vatandaşlığına aday Türk insanının, AB vatandaşları kadar temiz bir hava solumaya hakkı olduğuna inanıyoruz.
|
|
 |
Sanayiciler Dilovası'nda taşın altına elini koydu; fabrikaların ortasındaki 400 hane taşınacak
Dilovası halkı, Hereke yolcusu
Sanayinin tam göbeğinde yaşayan ve kanser gibi çeşitli hastalıklarla savaşan Dilovası halkı için, çare sanayicilerden geldi. Polisan başta olmak üzere Çolakoğlu Metalürji, Diler Demir-Çelik gibi şirketler, halkı Hereke'ye taşımak için yerel yönetimlerle görüşmeye başladılar.
 |
|
|
1970’li yılların başında İstanbul’un Kâğıthane, Yenikapı, Eminönü gibi semtlerine yerleşmiş olan sanayi şirketleri, arkasına devlet desteğini de alarak Dilovası’na doğru kaymaya başladı. 1974’lere gelindiğinde, 12 fabrika tam kapasite Dilovası’nda çalışıyordu. Açılan fabrika sayısı arttıkça, Doğu’dan gelen göçlerin yeni hedefi de Dilovası oldu. Bir çırpıda evlerin bacaları sanayi bacalarının sayısını geçti. Bilindik hikâye Dilovası’nda da işliyordu. Geceden sabaha kurulan her gecekondu, seçim dönemlerinde tapusunu aldı. Şimdi 164 fabrika ile birlikte 50 bin insan yaşıyor Dilovası’nda. Büyük sanayiciler atıklar konusunda dikkatli, ama ya diğerleri? Diğerleri havayı, suyu, toprağı kirlettikçe, Dilovası’nda yaşayanlar da ‘kirlendi’. Kanser vakaları arttı. İki yıl önce özellikle çocuklarda görülen kolera salgını da tuz biber oldu. Belediyeler şimdiye kadar yanlış yaptıklarını anladılar ama ne çare. Ne halk yerini, yurdunu bırakmak istiyor ne de lojistik açıdan çok rahat eden sanayiciler. Ta ki şimdiye kadar. Polisan Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis başta olmak üzere sanayiciler, en azından sanayinin tam ortasında kalan 400 haneyi taşımak için kolları sıvadı.
İzmit Belediyesi de taşın altına elini koymaya hazır. Yer bile bulundu. Hereke’de deprem için yapılan ama büyük bir kısmı boş kalan konutlar. Öneri Kocaeli Valisi’nden gelmiş, Necmettin Bitlis’in de üyesi olduğu Dilovası’nı Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği projeye sahip çıkmış. Taşıma için gerekli masrafları da işadamları üstlenmeye hazır.
“Bir çiçekle yaz gelmez” diyor Bitlis, ama Dilovası’nın eski halini anlatmadan da edemiyor: “Burası çok güzel, yemyeşil bir yerdi. 10 civarı fabrika vardı. Yerleşim yoktu. Burası zamanında sanayi bölgesi olarak verilmiş. (1984 yılında Dilovası’nın kuşbakışı çekilmiş bir fotoğrafı gösteriyor bize.) 10 tane ev yoktu o zaman. O zaman her yer orman arazisiydi. Belediyeler halkın gelmesine, yerleşmesine göz yumdu. Şimdi suçlu halk mı, sanayici mi, belediyeler mi?”
Gerçi Bitlis ne kadar haklıysa, halk da o kadar haklı Dilovası’nda. Hayvanların cılız kaldığı, meyve-sebze yetiştirmenin hayal olduğu yörede insanlar adeta bir ‘gaz odasında’ yaşarcasına mücadele veriyor. “Nereye gideyim? Gidecek yerimiz yok ki” diyor yüksek bir tepeden fabrikaların dumanlı bacalarını yorgun gözlerle izleyen Sevda Teyze. 50 yıl önce Gümüşhane’den göç etmiş Dilovası’na. Yaşı 70’i çoktan geçmiş. Kirli bir manzara karşısında tahta bir bankın üzerinde bağdaş kurmuş oturarak konuşuyor bizimle. Aslında bacaların arkasındaki denizi seyrettiğini söylüyor. Çünkü fabrikaları görmezden gelmekten başka çaresi kalmamış...
Bade GÜRLEYEN - Yasemin YURTMAN
Fotoğraf: Ergun CANDEMİR
|
|
 |
'Kanserovası'
50 bin kişinin yaşadığı Dilovası'nda on yıl içinde gerçekleşen ölümlerin yüzde 32.3'ünün nedeni kanser. Fabrika filtrelerinin hiç denetlenmediği bölge hakkında Çevre Bakanlığı yorum bile yapmıyor.
Sokakta top koşturan çocuklardan, kahvehanelerde çayını yudumlayan emeklilere kadar Kocaeli Gebze'ye bağlı Dilovası beldesinde ilk bakışta sıradan bir taşra kasabası görüntüsü hakim. Ama sabah saatlerinde ve geceleri çöken duman, fabrikalarla iç içe geçmiş evler ve sakinlerinin kanserden sıradan bir hastalık gibi söz etmesi, Dilovası'nı diğer kasabalardan ayıran en önemli özellik... Orhangazi Mahallesi Dilovası'nda yaşanan dramı gözler önüne seriyor. Mahalledeki otuz hanenin en az sekizinde kanser vakasına rastlamak mümkün. Öyle ki her ay birilerinin rahatsızlık ya da ölüm haberi evleri kasvetle doldurmaya yetiyor. Hastalanan insanlara doktorların tavsiyesi ne yazık ki kasabayı terketmeleri yönünde oluyor.
'BİR TANE SİGARA BİLE İÇMEDİM'
Dilovası sakinlerinden Tuncay Çelik sigara bile içmediği halde 34 yaşında akciğer kanserine yakalanmasının nedenini bilmek istiyor. Beş yıldır bir yandan kanserle bir yandan cevap bulamadığı sorularla mücadele eden Çelik yetkilileri duyarlı olmaya çağırıyor; "Hayatımda bir tane sigara içmedim. Bir kahvede oturmadım, on sene spor yaptım, otuz kırk kilometre koşardım ama şimdi üst kata çıkamayacak durumdayım. On bir defa ameliyat oldum. Doktorlar yaşadığımız koşullardan dolayı akciğer kanserine yakalandığımı söylüyor. Çevremde bu hastalıktan ölenleri gördüm, böyle bir moral bozukluğu olabilir mi? Maneviyatım çöktü. Ben beş yıldır bu hastalığı çekiyorum, bu zaman boyunca 60 kişiyi gördüm bu hastalığa yakalanan, acı çeke çeke ölen kişileri gördüm."
SANAYİ ODASI SESSİZ
Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı'nca Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu'nun başkanlığında yürütülen çalışmaların ön raporuna göre Dilovası'nda kanserden ölüm oranı, dünya ortalamasının üç katı düzeyinde seyrediyor: "Kayıtlara göre 1 Ocak 1995 - 10 Ekim 2004 tarihleri arasında gerçekleşen ölümlerin %32.3'ü kanser nedeniyle. Yine kanser nedenli bu ölümlerin %44'ü akciğer, %19.5'i mide kanseri nedeniyle gerçekleşmiştir. Devlet İstatistik Enstitüsü'nün ölüm kayıtları
üzerinden sunduğu verilere göre Türkiye'deki ölümlerin % 12.5'i kanser nedeniyle, Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünyadaki ölümlerin %12.5'i kanser, kanser ölümlerinin %17.5'i akciğer, %11.9'u mide kanseri nedeniyle gerçekleşmiştir." Hamzaoğlu "İlimizde sanayinin pek çok sektörüne ait üretim birimleri bulunmasına rağmen, ticaret mevzuatı gerekçe gösterilerek üretim sürecinde kullanılan maddelerle ilgili olarak Kocaeli Sanayi Odası'ndan bilgi alınamamaktadır" diyor.
'BÜYÜKŞEHİR YASASI YENİ ÇIKTI'
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu'nun da pek sonuç alamadığı görülüyor: "Biz bir arıtma tesisi kuracağız oraya. Çevre müdürlüğü, TÜBİTAK ve Kocaeli Üniversitesi ile birlikte bu bölgenin risk oranını tespit edeceğiz. Yerleşim yerinin taşınması bizi çok çok aşan bir durum. Sağlık Bakanlığı'nın da, Çevre Bakanlığı'nın da ele alması gerekiyor. 5216 sayılı büyükşehir yasası yeni çıktı. Biz bu noktadan sonra fabrika filtrelerini kontrol edebiliyoruz. Çevre Koruma Daire Başkanlığı adı altında şekilleniyoruz. Yani belediyeler bugüne kadar filtreleri denetlemedi. Çevre Müdürlükleri tarafından denetleniyor olması lazım ama sonuçları hakkında fikrim yok." Konunun muhatabı Çevre Bakanlığı yetkilileri ise haberin yayınlanmasının ardından yorum yapacaklarını söylüyorlar. Bu sırada zaman akıp gidiyor ve Dilovası halkı cevap bekleyen sorular ve sağlıksız koşullarla yaşamını sürdürüyor.
Sonat CANIDAR - HABER MERKEZİ
|
|
|
|
 |
Yıllardır çevre ve hava kirliliği ile iç içe yaşayan Dilovası halkı, seslerini yetkililere duyurmak için dün eylem yaptı.Beldede 4 yıldır kanserle mücadele eden Tuncer Çelik isimli genç, belde halkının kendi durumuna düşmemesi için yetkilileri önlem almaya davet etti.
HABER MERKEZİ
Sanayinin neden olduğu çevre ve hava kirliliğiyle yılardır iç içe yaşayan Dilovası halkı seslerini yetkililere duyurmak için dün Dilovası Belediyesi önünde eylem yaptılar. 30 yıldır Dilovası'ndan oturan ve 4 yıldır kanser hastalığı ile mücadele eden Tuncer Çelik'in (32) öncülüğünde gerçekleşen eyleme çocuklarda pankartlarla destek verdiler.Beldede yaşayan insanların kendi durumuna düşmemesi ve çevre kirliliği yaratan fabrikalara dur demek için Dilovası Belediyesi binası önünde basın açıklaması yaparak yetkililere seslenen Tuncer Çelik , sanayicilerin Dilovası Halkını abluka altına aldığını, her tarafın kimyasal hammadde atıklarıyla dolup taştığını ve beldenin yaşanmaz hale geldiğini ileri sürdü.
SAĞLIĞIMIZ HİÇE SAYILIYOR
Sanayicilerin para uğruna halkın sağlığını hiçe sayarak olumsuzluklara devam ettiğini anlatan Tuncer Çelik, "Sanayiciler zehirli atıklarını dereye akıtıyor.Bu atıklardan hayvanlarda nasibini alıyor. Kesilen hayvanların etinin sağlıklı olup olmamasından endişe duyuyoruz. Hava kirliliğine karşı çaresiz kalan belde halkı sorunlara çözüm bekliyor" dedi.
SARS KORKUSU
Beldede faaliyet gösteren limanlara yanaşan gemilerde çalışan yabancı uyruklu kişilerin sağlık kontrolünden geçmeden elini kolunu sallayarak Dilovası'nda dolaştığını bildiren Çelik, bu insanların sars hastası olup olmamasının kendilerini korkuttuğunu bildirdi.
BELDEYİ SATIN ALSINLAR
Sanayicilere de seslenen Tucer Celik ," Çevreye ve insanlara saygınız yoksa basın parayı beldeyi satın alın. Yada çevreye ve insanlara saygılı olun. Beldemizde bir hastane dahi yok. Belde halkımız çaresiz.Yetkililerden beldemize tam teşekküllü bir hastane yapmasını istiyoruz.. Önlem alınmazsa tepkilerimiz gün geçtikçe artacak. Dilovası'ndaki sanayicileri burada yaşamaya davet ediyoruz" dedi.
Dilovası’nda kanser, aldı başını gidiyor
Son 9 yılda 476 ölümün 146’sının kanserden gerçekleştiği Dilovası’na Devlet yetkililerin seyirci kalması tepkiyle karşılanıyor.Kanser vakalarında artış gözlenen beldeye devlet el koymalı.
İ
SON 9 YILDA, 476 ÖLÜMÜN 146’SI KANSERDEN
Dilovası beldesinde yapılan bir araştırmalara göre, son yıllarda özellikle kanserden ölenlerin sayısında kayda değer bir artış söz konusu. Dilovası Belediye Başkanı Musa Kahraman’dan edinilen bilgiye göre, son 9 yılda beldede hayatını kaybeden 476 kişiden 146’sının ölüm nedeni, kanser. Astım bronşit, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, solunum yetmezliği gibi hastalıklar da ölüm nedenleri arasında. Büyükşehirler ile ilgili kanuna, Gebze OSB Genel Direktörü Okan Çağlar’ın ani bir kulisle OSB’lere belediyelerin müdahale edemeyeceği maddesini ekletmesiyle birlikte, Dilovası OSB’ye belediyenin herhangi bir çevre denetimi veya yaptırımı da söz konusu değil. İnsanların hastalık ve ölüm nedenlerinin çevreye fabrikaların bacalarından havaya salınan gazla direk ilgisi olduğunu ileri süren Belediye Başkanı Musa Kahraman, İl Çevre Müdürlüğü’nce yapılan denetlemeleri göstermelik buluyor ve şartlar ne olursa olsun, yılmadan mücadele edeceklerini söylüyor.
GÜNEY MAHALLELERİ
Dilovası’ndaki çevre kirliliğinden en çok etkilenen üç mahalle ise beldenin güneyindeki Yeni Yıldız, Fatih ve Diliskelesi. Dilovası OSB’nin genişleme sahası içine giren Yeni Yıldız ve Fatih’te sanayi kuruluşları ile konutlar iç içe. Bu iki mahallede ayrıca çok önemli altyapı sorunları da yaşanıyor. Dilovası Belediyesi geçmiş yıllarda bu bölgelerin OSB sınırına gireceği öngörüsüyle yeterli altyapı hizmeti götürememiş. Gelinen noktada ise ne Kocaeli Büyükşehir, ne de Dilovası Belediyesinin bu iki mahalleye herhangi bir hizmet götürmesi söz konusu değil. Çünkü kanunun ilgili maddesine göre OSB sınırı içinde yer alan mahallelere, belediye denetleme ve müdahalenin yanı sıra, icraat da götüremiyor.
DİLİSKELELİ, KİRLİ HAVAYI DİREK TENEFFÜS EDİYOR
Diliskelesi Mahallesi ise Çolakoğlu, Diler Demir başta olmak üzere çevreyi kirlettiği İl Çevre Müdürlüğü’nce de onanan ve hemen her ay yüksek para cezaları tahakkuk edilen işletmelerin bacalarından çıkan gazları, dumanları direk teneffüs ediyor. Çünkü söz konusu işletmelere en yakın mahalle konumunda. 20 bini aşkın nüfusuyla beldenin en kalabalık mahallesi olma özelliğini elinde bulunduran Diliskelesi, beldedeki çevre kirliliğinin yerel basının ardından bölge ve yaygın basın tarafından da fark edilmesiyle biraz umutlandı ancak gelinen aşamada somut bir gelişme olmadığını söylüyor Muhtar Metin İvak. Mahallesinde 10 civarı kanserli olduğunu belirten Metin İvak şöyle konuştu;
MUHTAR İVAK: DİLOVASI OSB, SIKI DENETLENMELİ
“İl Çevre Müdürlüğü, çevreyi kirleten fabrikalara 6-7 milyar lira ceza tahakkuk ediyor. Aylardır bu cezalar kesirdi ama yine aylardır çevre kirliliğinin azaldığı falan yok. Yetkililer, çevreyi kirleten fabrikaları, kirlettiği esnada telefonla ihbar etmemizi istiyor. Her sabah, her akşam, her gece aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Bu sorunun telefon ihbarıyla giderilemeyeceği ortada. Dilovası OSB, beldeye bir kabus gibi çökmüş durumda. Üretim, istihdam gibi önemli ayrıntıları da kesinlikle gözardı etmiyoruz ama gelinen noktada da, söz konusu olan insan sağlığı. Dilovası OSB’nin sıkı ve yaptırımcı bir şekilde denetlenmesi gerektiğini savunuyorum.”
MAHALLELİ EYLEME HAZIRLANIYOR
Tepkilerini ve seslerini duyurmak için geniş katılımlı bir halk eylemi yapmak için çalışmaların sürdüğünü ve konu üzerinde son zamanlarda sürekli tartıştıklarını belirten Muhtar Metin İvak, “Kaymakamlık ve İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gerekli başvuruları yaptıktan sonra çok kalabalık bir yürüyüş organize edeceğiz. Bu konu artık her akşam sohbetlerimize giren, ötesinde gece rüyalarımıza giren bir konu oldu. Çözümü için elimizden gelen her türlü aktivite ve girişimde bulunacağız” dedi.
(22.11.2004)
|
|
 |
Babalar işsiz, çocuklar çalışıyor
Şengül Karadağ
Minibüs, büyük büyük fabrikaların arasından geçerek, yukarıya doğru çıkıyor. İçindeki yorgun yüzler, umutsuz, biraz da öfkeli bakışlarını fabrikalara çeviriyorlar. Lever, Polisan, DYO, İzocam, Çolakoğlu... Her sabah ve her akşam önünden, yanından, üstünden geçtikleri bu fabrikalarda çalışamıyorlar. İstanbul’a gidip hamallık, boyacılık, işportacılık, seyyar satıcılık yapıyorlar. İstanbul’dan ise servisler Dilovası’na kalkıyor.
Genç yaşlı hemen tüm erkeklerin işsiz olduğu Dilovası’nda oyun çağındaki, okul çağındaki çocuklar çalışıyor. İşyeri demeye bin şahit gerekecek kadar izbe yerlerde, kapısında bir tabela bile bulunmayan, toz toprak içindeki çorap atölyelerinde. Dilovası’nda, kaç kişinin çalıştığı belli olmayan bu atölyelere, ‘depo’ diyorlar. Her sabah saat altıda, el kadar çocuklarını yataklarından kaldırıp bu köhne depolara göndermek Dilovası’ndaki kadınların zoruna gitmiyor mu? Gidiyor elbette! Gözlerini indirip, suç işlemiş gibi, “Mecburuz” diyorlar.
|
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 4 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|